Page 167 - Tarihi ve Kültürel Mirasıyla Kocaali E-Kitap
P. 167
Vefat eden Mehmet Emin Efendi vakfa ait caminin mezar- etmeden atlarına bindiler, davul zurna çaldılar ve havaya si-
lığına defnedildi. Osmanlı döneminde mezarlıklar camilerle lahla ateş ettiler. Bu durum Kuyumculu adetlerine aykırı idi.
iç içedir. Vakıf camilerinin yanı başında, hazireleri içinde Kız tarafı atlara binerek kestirme yoldan at ve öküz arabala-
genellikle mezarlık bulunur. Kocaali Camii Vakfı’nın da bir rından oluşan düğün konvoyunun önünü kesti. Her iki taraf
mezarlığı olması muhtemeldir. Bu mezarlığın, günümüzde arasında yaşanan sözlü tartışmalar kısa süre sonra kavgaya
belediye sosyal tesisi olarak kullanılan arazinin içinde oldu- dönüştü. Birkaç kişi kılıç ve hançer darbesiyle ağır yaralandı.
ğu düşünülmektedir. Bahsi geçen sosyal tesisin hemen yanı
başında küçük bir mezarlık bulunmaktadır. Bu mezarlığın Kız tarafı gelini alıp geri döndü. Erkek tarafı ise Kocaali’ye
içinde günümüzde üç adet Osmanlı dönemine ait şâhide döner dönmez Karasu’ya (Küçük Karasu) giderek Naib’e
mevcuttur. Bu deliller, Kocaali Camii Vakfı’nın bugünkü durumu bildirdiler ve şikâyetçi oldular. Böylece düğün iptal
mekânında bulunduğu iddialarını güçlendirmektedir. Sos- edilmiş oldu. Belgenin devamı bulunmadığı için olayın tatlı-
yal tesisin bulunduğu yerin eskiden mezarlık olduğu ve bu- ya bağlanıp bağlanmadığını bilmiyoruz.
ranın da bugünkü Kocaali Merkez Camii’ne çok yakın bir
noktada olması, Kocaali’nin ilk kurulduğu yerin aslında Düğünler, kültürün en önemli ögesidir. Kendine özgü bir
bugünkü merkez camii ve çevresi olduğu kanısını güçlendir- düğünü olmayan toplum eksiktir. Yukarıda bahsedilen bel-
mektedir. gede her ne kadar tatsız hadiseler yaşanmış da olsa bölgede
köklü bir düğün adet, geleneği bulunduğunu göstermekte-
Kocaali ve Kuyumculu Arasında dir.
Bir Düğün Meselesi (1741)
Batan Hazine Gemisi (1772)
1741 senesinde Kocaali’den bir delikanlı, Kuyumculu’dan
bir kızla evlenmek istemiştir. Fakat düğünden önce kız alma 1768 yılında başlayan Osmanlı Rus Savaşı hemen bütün cep-
geleneği sırasında erkek tarafınca bazı adetlerin ihlâl edil- helerde Osmanlı Devleti’nin mağlubiyetiyle sonuçlanıyordu.
mesi sonucunda birtakım tatsız olaylar yaşanmış ve bunlar Yaklaşık 300 yıldan beri dünya hâkimiyetini elinde bulundu-
Osmanlı Arşiv Belgelerine yansımıştır. Kocaali’den bir oğ- ran Osmanlı Devleti, eski günlerini arıyordu. 1774’te imzala-
lan, Kuyumculu’da oturan kızı istedi ve aileler anlaştılar. nan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Devleti, kuzey-
Geleneklere göre; nikâhtan sonra erkek ve kadınlar, Kuyum- deki topraklarının tamamına yakınını kaybedecekti. Ruslar,
cu’dan çıkana kadar at ve öküz arabalarına binmeyecek, silah Ortodoksların koruyuculuğunu üstlenirken tarihinde ilk kez
atmayacak, davul zurna çalmayacaktı. At arabasına sadece sıcak denizlere inecekti. İslam toprağı olan Kırım özerk hale
gelin binebilirdi. gelecek, 1783’te ise Ruslar tarafından işgal edilecekti…
Düğün erkek tarafında yani Kocaali’de yapılacaktı. Düğün Kırım Hanları, İstanbul’dan atanan Giraylar tarafından yö-
günü erkek tarafı atları üzerinde davul ve zurnalarıyla Ku- netiliyordu. 1770’te Ruslarla karşı büyük mücadeleler veren
yumculu’ya doğru yola çıktı. Kuyumculu sınırlarına gelme- Kaplan Giray vefat etti. Yerine geçen Selim Giray, Rus elçisi-
den köyün gençleri Kocaali’den gelenleri karşıladılar. Adet nin Bahçesaray’a girmesini kabul ettiği için Sultan III. Mus-
üzerine erkek tarafının atlardan inerek yola yaya olarak de- tafa tarafından görevinden azledildi. Daha sonra Osmanlı
vam etmesi gerekiyordu. Nitekim öyle yaptılar. tarafından Kırım tahtına Sahip Giray çıkarıldı. Sultan III.
Mustafa, Kırım’ın yeni Giray’ını tebrik etmek için adet üzere
Gelin evine vardıklarında adet üzere ata sadece telli duvaklı ona bir gemi dolusu hediyeler göndermeye karar verdi. Bu
gelin binebilirdi ve öyle de oldu. Konvoy, yaya halde yol al- sırada Osmanlı Devleti, Ruslara karşı tarihinin en büyük ve
maya başladı. Ancak erkek tarafı henüz köyün sınırlarını terk en zorlu savaşlarından birini veriyordu.
GE Ç M İ Ş T EN G ÜNÜ M ÜZE 165