Page 267 - Tarihi ve Kültürel Mirasıyla Kocaali E-Kitap
P. 267
1939’da savaşın çıkacağının anlaşılması üzerine Cumhurbaş- karış karış gezmiştir. Kerim Bey Siirt’te vefat ettikten sonra
kanı İsmet İnönü, Çakmak Hattı’nın kurulması için Genel Karan ve üç kardeşi öksüz kalmışlar, anneleri tarafından bü-
Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’a tam yetki verdi. yütülmüşlerdir. Siirt’ten dönüşte Nüfus Müdürlüğü’nde bir
Kaynarca sınırından Melen’e kadar olan Karasu ve Kocaali iş bularak çalışmıştır. Ağır başlı, inatçı ve spora düşkün bir
sahillerine koruganlar inşa edildi. Nazilerin Türkiye sınırları- karakteri bulunmaktadır. Öğrenciliği döneminde Amerika
na yaklaşması ve Alman denizaltı gemilerinin Karasu ve Ko- ve Almanya’da kurslara gitmiş, bütün Ortadoğu’yu gezmiş-
caali açıklarında devriye atmaya başlamasıyla koruganlardaki tir. 393
güvenlik en yüksek seviyeye çıkarıldı. İçleri mühimmatla do-
natıldı ve savaş boyunca askerler nöbet tuttu. Almanya’nın Muzaffer Karan, Kara Harp Okulu’nu bitirdikten sonra
1944 yılında savaşı kesin olarak kaybettiğinin anlaşılması Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çeşitli görevler de bulundu. Zırh-
üzerine Karasu açıklarındaki denizaltıları batıran mürettebat lı Birlikler Okulu Tank Ta bur Komutanıyken Demokrat
yüzerek karaya çıktı. Bir kısmı İncirli, Karasu Köyü ve Ku- Parti (DP) iktidarına karşı si lahlı kuvvetler içinde gizlice
391
yumculu sahiline çıkarken bir kısmı da denizdeki akıntının oluşturulan Milli Birlik Komitesi’ne girdi. Türk demokrasi
etkisiyle Kocaali sahiline adım attılar. Karaya çıkan Naziler, tarihinde kara bir leke olan Cumhuriyet tarihinin ilk askeri
jandarma tarafından teslim alınarak önce Akçakoca’ya, ora- darbesi 27 Mayıs 1960 ihtilâlinde binbaşı rütbesinde fiilen
dan da Ankara’ya gönderildiler. bulunmakla birlikte darbenin en etkili kişilerinden biriydi.
Darbeden sonra ihtilâli gerçekleştiren Milli Birlik Komite-
Koruganlar, savaştan sonra önemini kaybederek kaderine si’nin kendi içinde anlaşmazlığa düşerek dağılması üzerine
terkedildiler. Melen ağzında bakımsız vaziyette birkaç adet Ondörtler’den biri olarak Oslo’ya sürgüne gönderildi. 14
korugan bulunmaktadır. Sahil boyunca birçoğu yok edilmiş- subay, iktidarı bırakma yanlısı olmayan ve temel birtakım si-
tir. Sakarya Nehir ağzının batısındaki birçok korugan deni- yasi reformlara karşı çıkan kişilerden oluştukları için tasfiye
zin içinde kalmıştır. Diğerleri ise oldukça bakımsız vaziyette edilmişlerdi.
bulunmaktadır. Dünya tarihinin en kanlı savaşı olan İkinci
Dünya Savaşı’nda Kocaali ve Karasu başta olmak üzere Türk Ondörtler’in Milli birlik Komitesi’nden tasfiye edilmesi 27
sahillerinin güvenliğini sağlayan, koruganların tescillenerek Mayıs Askeri Darbesinin en önemli dönüm noktasını oluş-
koruma altına alınması ve gelecek nesillere aktarılması son turuyordu. Tasfiyeler sayesinde iktidarın seçimler yoluyla
derece önemlidir. 392 yeniden sivil yönetimlere devredilmesinin önü açılmış oldu.
Böylece cuntacılar arasında askeri yönetimin geçici olması-
Muzaffer Karan nı savunanlar çoğunluk hale geldi. Ondörtler, Türk Silahlı
(Ö. 2009) Kuvvetleri’nden emekli edilerek çeşitli görevlerle yurtdışına
sürgüne gönderildiler.
1917 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Baytar Kerim
Bey’dir. Annesi aslen İstanbulludur. Soyu 1839 yılında Os- Yurt dışında Ondörtler’in ilk buluşması 15 Ekim 1961 se-
manlı donanmasını Mısır’a teslim ederek Cezayir’e kaçan çimlerinden kısa bir süre önce İsviçre’de gerçekleşti. Bern’de
Kaptan-ı Derya Ahmet Paşa’ya dayanmaktadır. Evli ve üçü görevli olan Dündar Taşer’in evinde gerçekleşen üç günlük
kız olmak üzere dört evlat sahibidir. Babasının baytarlığı toplantıda liderlik meselesi ortaya çıktı. Alparslar Türkeş ve
döneminde doğu illeri başta olmak üzere bütün memleketi Orhan Kabibay lider olmak istediler.
391 Hitler’in Karadeniz’deki en güçlü denizaltılarından biri olan U-20, Sakarya Nehri ağzı ile Karasu Limanı’nın arasında, kıyıdan biraz açıkta 20-25 metre
derinlikte bulunmaktadır.
392 Kocaali ve Karasu Koruganları Gazeteci Cihan Ersöz ve Gazeteci Nevtan Angün tarafından defalarca kez gündeme getirilmesine rağmen yetkililer
sessizliğini korumaya devam etmektedir.
393 Cumhuriyet, 6 Ağustos 1960. Rüştü Bey, Yaşar Kemal’e verdiği röportajda hayat hikâyesini anlatmıştır.
GE Ç M İ Ş T EN G ÜNÜ M ÜZE 265