Page 337 - Tarihi ve Kültürel Mirasıyla Kocaali E-Kitap
P. 337
İhsan Efendi kaleme aldığı telgrafnamede şu ifadeleri kul- Nahiye müdürü ile maden direktörü sürekli olarak üst ma-
landı: kamlara birbirlerini şikâyet ediyorlardı. 453
“Bu 52 amele hangi kazadan, tebea-i devlet-i âliyeden ve kaç Ekim 1903 tarihinde Karasu Müdürü, İzmid Mutasarrıfı ve
neferdir? Madende kaç adet mühendis, memur, tabip, eczacı, Adapazarı Kaymakamı’na yazdığı dilekçesinde”Geçen senele-
çavuş, ustabaşı bulunmaktadır? Ve bundan başka bilcümle re ait vukuatlarda pek merâne (yumuşak) hareket edilmiş ve
müstehdimin (hizmetlinin) tezkire-i Osmaniyeleriyle pa- bazı kimselerin menfaatleri ön planda tutulmuştur.” ifadele-
saportlarını tarihlerini ve tarihi tevellüdlerini ve kuyulara rini kullanarak madendeki olayların detaylı şekilde araştırıl-
nezaret eden mühendislerle çavuşların diploma ve şartname- masını istedi.
leri hangi mektepten verilmiştir? Bir cetvel tanzim her on beş
günde bir zuhur eden vukuatı bildirmeniz lazım gelir iken Nahiye Müdürü, “Madende çalışan işçilerin sayısı, kazalar,
buna riayet edilmemekte olduğu görüldü. İstihdam edilen ölümler, ithalat ve ihracat raporları başta olmak üzere bütün
memurun ve ustabaşılar ile amelenin ta’dâd (birer birer say- verilerin tarafıma bildirilmesini istediğim halde Direktör, 2
dığım) ettiğim ve hâlilyle cetveli tanzim edilen ve kendi rıza- Kasım 1913 günü verdiği cevabında Dâhiliye Nezâret-i Celi-
sıyla terk-i sanat edip veyahut ahire (son) gidecek olanların lesi’ne direktörlük tarafından defter veremeyeceğim cevabında
ve hastalanan ateşte kuyularda iki vücudun zehirlenip üç beş bulunmuştur.”
gün hastanede tedavi edilen mühendis, ustabaşı, çavuş, ame-
le olursa tanzim edilecek cetvelde gösterilmesi lazımdır. Usu- Raporda, “Madende asker firarileri barındırılmakta ve kaçak
lü takip etmek üzere şediden (şiddetle) mübaşeret (işi bizzat olarak çalıştırılmaktadır!” diye sözlerine devam eden Nahiye
yapmak) edilmek iktiza (gerekir) eder. Bu istediğim cetveli Müdürü, 14 Ekim 1911 tarihinde madene yakın Süngüt kar-
beş güne kadar göndermek lazımdır. Aşağıdaki ocakta yuka- yesine kimliği belirsiz kişilerin geldiğini, eşkıyalık yaparak
rıdan gelip gidecek yollarda bulunan köprüleri muayene edip ahaliye rahatsızlık verdiğini, üç gün sonra ise 17 Ekim günü
tamir edecek mahallerini derhal yapmak vazifenizdir. Dere köyden birini öldürerek kayıplara karıştıklarını belirtti. “Vi-
üzerindeki köprüleri çürük veya delik bir halde görürsem va- layet-i sâireden katılan asker firarileri bu madene gelip kuyu-
zifedâr olan mühendis, memur taatle sağir (küçük) katiyen lara giriyorlar. Hatta nan-ı aziz paresi (ekmek parası) kadar
bildirilir efendim.” akçaya tamah edip orada bulunuyorlar.” 454
Karasu Müdürü, 31 Ocak 1914. 23 Ekim 1911 tarihinde Şebinkarahisar Mutasarrıflığı’ndan
gönderilen telgrafnamede 5 kişi olan asker firarilerinin Şe-
Nahiye Müdürü’nün Maden binkarahisar Komutanlığı’ndan 200-300 kuruşluk soygun
Direktörü’nü Şikâyeti (1911) yaparak kaçtıkları bildirildi.
Karasu Nahiye Müdürlüğü ile Maden Direktörlüğü arasın- Nahiye Müdürü madende iki sene önce Miyor isminde bir
da bitmek bilmeyen sürtüşmeler silsilesi yaşanıyordu. Ka- amelenin vefat ettiğini, olaydan çok sonraları haberdar olduk-
rasu Müdürü, madende yaşanan vukuatlardan kendilerinin larını ifade etti. Oysa hemen öncesinde maden yönetimi son
haberdar edilmediği, madende kaç işçinin çalıştığının doğ- beş yılda hiçbir amelenin vefat etmediğini bildirmişti. Vefat-
ru bilgisinin verilmediğini savunuyordu. Maden Direktör- ların çoğunun kuyulardaki yetersiz oksijenden kaynaklandığı
lüğü ise bütün bilgilerin en şeffaf şekilde nahiye merkezine fakat maden yönetiminin bunu kabul etmediğini söyledi. Ku-
ulaştırıldığını, madende yaşanan birkaç ölümlü hadisenin yularda teneffüs zorluğuna dair sıkıntılar baş göstermiş, ame-
tamamen iş kazasından meydana geldiğini anlatıyordu. leler ölmüş fakat buna dair herhangi bir kayıt tutulmamıştır.
453 BOA, DH.H. 61/19/11.
454 BOA, DH.H. 61/19/2.
GE Ç M İ Ş T EN G ÜNÜ M ÜZE 335