Page 360 - Tarihi ve Kültürel Mirasıyla Kocaali E-Kitap
P. 360
İncir, Kocaali ve Karasu’da efsanelere de konu olmuştur. Ri- Kocaali Çam Dağı Kestane Balı
vayete göre; dervişin biri Karasu’ya gelmiş ve köylülerden
ekmek, su talep ettikten sonra kendisini gölden ya da nehir- Bal, doğanın insana sunduğu en büyük nimetlerden biridir.
den karşıya geçirmelerini istemiş. Köylüler ise onunla dalga Besin değeri oldukça yüksek ve karın doyurucu bir madde-
geçip zulmetmiş ve o da “Allah ocağınıza incir ağacı diksin!” dir. İnsanlara sağlık, zindelik kazandıran tatlı bir gıdadır.
şeklinde beddua etmiş. Bundan kısa zaman sonra Karasu Bal, arıların ürettiği bir üründür. Türkiye’de kestane balı üre-
halkı hastalıktan kırılmaya başlamış ve bölge ıssız bir incir- timinde Kastamonu bölgesi başta gelmektedir. Büyük bölü-
liğe dönüşmüş. Bu yüzden İncirli diye anılmaya başlamış…
mü Kocaali sınırlarında bulunan Çam Dağı’nın da kestane
ağaçları ünlüdür. Bu nedenle kestane balı üretimi Çam Da-
Eski Anadolu’nun simgesi olarak kabul gören incir, bir ğı’nda da yapılmaktadır.
zamanlar Kocaali ve Karasu’da oldukça yaygındı. Eskiden
bölgenin hemen her yeri incir ağaçlarıyla kaplıydı. Genelde Arıcılık ve bal üretimi Kocaali’nin kadim uğraşlarından bi-
Karadeniz ikliminde yetişen bu incire, Manavlar tarafından ridir. 1844 Temettuat Defterleri’nde Karasu Kazası’nda en
“Patlıcan İnciri” adı verilmişti. İncirin rengi ve şekli patlı-
cana benzediği için böyle isimlendirildiği rivayet edilmek- fazla kovanın bulunduğu yer Kocaali Divânıdır. Bu tarihte
tedir. Kocaali’de 50 adet arı kovanı kaydedilmiştir. Kocaali’nin
özellikle kestane ormanları bakımından oldukça zengin ol-
ması arıcılığın da gelişmesine sebep olmuştur. Ayrıca, Koca-
Kocaalili Manavlar, patlıcan incirinin gök yani henüz ol-
mamışlarının bile oldukça ballı olduğunu, reçel kaynatılır- ali dîvânına bağlı Lâhna’da 70, Bolazar’da 67 kovan arı bu-
ken dağılmadığını ve içinde lokmalık olacak şekilde bütün lunması Karasu kazasındaki arıcılık faaliyetlerinin en fazla
kaldığını söylerler. Bununla birlikte eskiden incirlerin top- Kocaali ve çevresinde yürütüldüğünü göstermektedir. 463
landıktan sonra iğne yardımıyla ipe dizildiğini ve gelenek-
sel evlerdeki ocaklar üzerinde kurutularak kış için hazırlan- Kocaali, günümüzde de arıcılıkta Türkiye’nin önde gelen
dığını anlatırlar. ilçelerindendir. Çam Dağı’nda bulunan zengin bitki örtü-
sü sayesinde arıcılık faaliyetleri günden güne artmaktadır.
Sütlü İncir Tatlısı/İncir Uyutması Görüldüğü üzere ilk olarak 1844 yılında belgelenen Kocaali
kestane balının, 2019 yılında Kocaali Belediyesi tarafından
Manavlar tarafından genellikle bayramlarda ve özel günler- patenti alınarak tescillenmiştir. Çam Dağı başta olmak üzere
de yapılan bir tatlıdır. Kocaali halkı eldeki imkânlarla tatlı Kirazlı, Açmabaşı, Beyler ve Maden Deresi bölgesi arıcılığın
yapıp sofralarını şenlendirmeye çalışmıştır. İncir uyutması en fazla yapıldığı yerlerdir. Bu bölge, Kocaali halkı tarafın-
beyaz incirden yapılır. Kocaali iklimine uygun beyaz in- dan “Bal Ormanı” olarak adlandırılmaktadır.
cirler toplanarak ipe dizildikten sonra güneşte bir miktar
kurutulur. Ardından kuzine veya ocakta belli bir müddet Bal ormanındaki arı kovanlarında Çam Dağı Kestane Balı
daha kurutulduktan sonra yumuşaması için ıslatılır ve biraz üretilmektedir. Kocaali Belediye Başkanlığı öncülüğünde
beklenir. Yumuşayan incirler küp küp doğranır. Bir kilo süt Kocaali Arıcılar Birliği ve birtakım derneklerin üzerinde
pişirilir ve soğumaya bırakılır. Sütün içine iki yemek kaşığı çalışmalar yürüttüğü Kocaali Çam Dağı Kestane Balı, Tür-
buğdaydan elde edilen nişasta katılır. Ağız tadına göre bi- kiye’de ilk kez bir yerleşim yeriyle adı özdeşleşen bal olarak
raz şeker eklendikten sonra ılık sütün içine incirler eklenir. kayıtlara geçmiştir. Kocaali Belediyesi tarafından kurumsal
Sütün kesilmemesi için ağır ateşte yavaşça karıştırılarak pi- logoları tasarlanan Kocaali Kestane Balı, 12.09.2022 tarihin-
şirilir. Ardından servis için kâselere doldurulur. de tescillenerek coğrafi işareti alınmıştır.
463 Ali Kınay, “Karasu Kazası’nın Temettuât”, s. 64-65.
358 TARİHÎ VE K ÜLT ÜRE L MİR ASIY L A K O CAAL İ