Page 78 - Tarihi ve Kültürel Mirasıyla Kocaali E-Kitap
P. 78
Kestanepınarı inşaat ve mimaride en fazla tercih edilen malzemelerdendir.
Osmanlı Devleti, yüzyıllar boyunca kestane ağacı ihtiyacının
Çam Dağı’nın kuzey eteklerinde bulunan Kestanepınarı, bir kısmını Çam Dağı’ndan karşılamıştır. Kestanepınarı or-
Kocaali merkezine 16, Hendek’e 34 km mesafede bulun- mancıların, kerestecilerin, odun tüccarlarının merkezi olmuş-
maktadır. Kocaali’den Çam Dağı’na varmadan önceki son tur. Örneğin, 25 Eylül 1887 tarihinde Üsküdar-İzmit-Beykoz
köydür. Kestanesi, kestane balı ve kestane ağaçları arasından ile Beyoğlu-Boğaziçi arasında çekilecek olan 500 adet telgraf
kıvrılarak akan tertemiz pınarı ile meşhurdur. Köyün birkaç hattının direği Kestanepınarı’ndan temin edilmiştir. Burası
kilometre yukarısında yol kıyısında Çam Dağı’nın şifalı su- hem kestanenin, hem de kestane ağacının kaynağıdır. 37
ları bulunmaktadır. Ağustos ve Eylül aylarında Kestanepına-
rı’nın bereketli topraklarında fındıklar toplanır. 1901 yılında Kestanepınarı ve Çobanyatağı’nda zengin kur-
şun ve çinko yatakları tespit edildi. Maden ocaklarının iş-
Ekim ve Kasım ayları ise kestane zamanıdır. Çam Dağı’nın letilmesinden sonra köy, Doğu Karadeniz’den Pontus Rum
kadim kestane ağaçlarından kestaneler toplanır. Sobada göçü almaya başladı. Rumlar maden ocaklarında çalışıyor
kestane kebap, kış aylarının vazgeçilmezlerindendir. Kışın, aynı zamanda araziye fındık dikiyorlardı. 30’ar haneden olu-
karın ilk düştüğü köylerdendir. Özellikle Karasu ve Kocaali şan Kestanepınarı ve Çobanyatağı tek muhtarlıktan idare
sakinleri, karların düşmesiyle birlikte kar gezintisi, piknik ve ediliyordu. Aradaki mesafe bir buçuk saat idi. Son derece
fotoğraf çekmek amacıyla soluğu Kestanepınarı’nın yüksek zor olan ulaşım şartlarını biraz daha kolaylaştırmak için Ka-
kesimlerinde alırlar. rasu Nahiyesi tarafından iki köyün birbirinden ayrı olarak
teşkilatlandırılması düşünüldü. İzmid Sancağı ve Adapaza-
Osmanlı döneminde Rum nüfusun yaşadığı Kestanepınarı, rı Kaymakamlığı’ndan gelen onay üzerine 25 Haziran 1901
Kocaali-Hendek güzergâhındaki tarihi Rum Yolu üzerinde Kestanepınarı müstakil bir muhtariyet olarak köy statüsüne
konumlanmıştır. Kestane kelimesi etimolojik açıdan ince- kavuşturuldu. 38
lendiğinde Rumca’dan Türkçe’ye “kastano/kastania” sözcü-
ğünden intikal ettiği düşünülmektedir. Ermenice “kaskeni”, Sultan II. Abdülhamid döneminde Orman Maadin ve Zira-
Latince “costanies” şeklindedir. Kestanepınarı ismi kestane- at Nezareti tarafından yapılan saha araştırmalarında bulunan
den geldiği için Rumlardan kalma bir yer adı olması muh- madenler nihayet Ekim 1912 tarihinde ihaleye çıkarıldı. Bay-
temeldir. tar Mektebi’nden Mehmed, Prevezeli Selahaddin ve Osman-
lı vatandaşı Hallacyan Payrsih Efendi’ye 99 sene müddetçe
Köy halkı köyün isminin kestane ağaçları arasından akan ter- işletme imtiyazı verildi. I. Dünya Savaşı’ndan sonra taşradaki
temiz, buz gibi akan pınarlardan geldiğini ifade etmektedir. bütün nizamın bozulması üzerine eşkıya çetelerinin saldırı-
Fakat Osmanlı Arşiv Belgeleri Kestanepınarı isminin nere- larına maruz kalan maden ocağı iflas ederek kapatıldı. 39
den geldiği hakkında çok daha ayrıntılı ipuçları vermektedir.
Kestanepınarı, bilindiği gibi Çam Dağı eteklerinde kestane Biri köyün içinde, diğeri de dışında olmak üzere iki kilise
ormanları içinde konumlanmıştır. Kestane ağacı su altındaki mevcuttu. Köyün içindeki St. George (Yorgi), dışındaki
40
olağanüstü dayanma gücü, sert sıkı yapısı, esnekliği, kolay iş- ise İstanbul’un kurucusu St. Constantin ve Helen adına inşa
lenmesi ve çivi ya da tutkal ile iyi bağlantı kurması nedeniyle edilmişti.
37 BOA, DH.MKT. 1448/111.
38 BOA, DH.TMIK.S. 34/56/1.
39 BOA, MV. 227/245. Bkz: Nesrin Atıcı Kanberoğlu, “1908-1923 Yılları Arasında Meclis-i Vükela Mazbatalarında İzmit”, Uluslararası Gazi Süleyman
Paşa ve Kocaeli Sempozyumu III, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Yayınları, Yayın No 38, Kocaeli 2017, s. 979.
40 Yorgi Hristiyanlık’ta ve İslam’da velî olarak kabûl edilen bir Hristiyan’dır. İslâmi kaynaklarda ismi Cürcis, Circis ya da Cercis olarak da geçer. Bkz: Dur-
sun Ali Aykıt, “Müslümanların ve Hıristiyanların Ortak Ziyaretgâhlarından Biri Olarak Aya Yorgi (Saint George) Manastırı”, Cumhuriyet Üniversitesi
İlâhiyat Fakültesi Dergisi, C. XVII, S. 1, 2013, s. 119-134.
76 TARİHÎ VE K ÜLT ÜRE L MİR ASIY L A K O CAAL İ