Page 161 - Tarihi ve Kültürel Mirasıyla Kocaali E-Kitap
P. 161

Vakıf, “bir malın sahibi tarafından dini, içtimaî ve hayrî bir   sağlık, aşevi, ulaşım, aydınlatma, temizlik, asayiş su kanalları,
                  gayeye ebediyen tahsis etmesi” anlamına gelmektedir. Hukuki   su kemerleri, çeşmeler, sebiller, kuyular, hamamlar gibi be-
                  bir işlemle kurulan vakıflar zaman içinde İslam medeniyeti-  lediye hizmetleri vakıflar tarafından yapılmıştır. Vakfiyeler,
                  nin en önemli kurumları haline gelmiştir. Vakfın menfaati   eğitim, kültür, sanat, dil, tarih, hukuk, iktisat tarihi, sosyo-
                  insanlara aittir. Toplumun bütününe sonsuza dek hizmet   loji, hatta folklara bile sonsuz katkılar sunmuştur. Vakıflar,
                  eden bir kuruluştur. Bir insan malını vakfederse o mal ar-  Osmanlı ordusuna da destek olmuştur. Ordunun gücünü
                  tık doğrudan Allah’ın mülkü haline gelir. Vakıflar, Osmanlı   sürekli olarak muhafaza etmesi için zirai olarak orduyu bes-
                  toplumunda 15. yüzyıldan itibaren artmaya başlamıştır. Zen-  lemiş demir, odun, kereste gibi ihtiyaçları karşılamıştır.  178
                  gin kişilerin malını vakfetmesi bir gelenek haline gelmiştir.
                  Bütün bu yapısıyla Osmanlı Devleti zaman içinde bir vakıf   Bir vakıf medeniyeti olarak Osmanlı Devleti, hemen her
                  devleti haline gelmiştir.  176                       yerde her alanda vakıflar kurmuştur. Yıldırım Bayezid dö-

                                                                       neminden itibaren Mekke ve Medine’ye ianeler yollanmaya
                  Vakıf tesis etmek Osmanlı insanı için cazibe teşkil eden bir   başlandı. Fatih Sultan Mehmet zamanında Mekke ve Medi-
                  işti. İnsanı, dini ve kültürel açıdan son derece prestijli bir hale   ne’ye gönderilecek yardım, hizmet ve hediyeler için Edirne
                  getiriyordu. Vakfedilen cami, medrese, mektep, kütüphane,   civarında Haremeyn Vakıfları kuruldu. Yavuz Sultan Selim
                  çeşme, köprü gibi sosyal kurumlar sayesinde hayır dualara   döneminde Mekke ve Medine’nin Osmanlı yönetimine
                  mazhar olmak, kıyamete dek ismini daima yaşatmak müm-  geçmesiyle  birlikte Haremeyn  Vakıflarının sayısı  giderek
                  kündü. Vakıflar aynı zamanda halkı bütünleştiriyor, sosyal-  arttı.  Kanuni Sultan Süleyman döneminde ticari hacmi
                                                                            179
                  leştiriyordu. Cami, medrese, kütüphane, imarethane gibi   yüksek olan köylerde Haremeyn Vakıfları kurularak gelirleri
                  pek fazla gelir getirmeyen vakıfları vücuda getirmek için
                  bunların giderlerini karşılamak amacıyla gelir getirici başka   Mekke ve Medine’ye hizmet amaçlı kullanılmaya başlandı.
                  yatırımlar da yapmak gerekiyordu. Bu durum hem ekonomi-  Zaman içinde Osmanlı ülkesinin dört bir yanında yüzler-
                                                                                                180
                  ye can veriyor, hem de devlet desteği olmadan kendi kendine   ce Haremeyn Vakfı kuruldu.  Haremeyn-i Şerifeyn olarak
                  oluşan ve idare edilebilen sistemli bir sosyal-iktisadi düzen   da tabir edilen bu vakıflar ilk zamanlar Bâbüssaâde Ağaları
                  getiriyordu.  Vakıflar, Osmanlı’nın kültür ve toplumunun   tarafından kontrol edilirken sayılarının iyice artması üzeri-
                             177
                  en önemli özelliklerinden olan yardımlaşma ve hoşgörünün   ne 1586 yılında Evkâf-ı Haremeyn Nezâreti olarak teşekkül
                  tanımlayıcısıdır. Sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi ve daha   edildi. Bu vakıfların gelirleri toplandıktan sonra İstanbul’a
                  birçok açıdan şehirlerin kuruluş ve gelişiminde gayet etkili   getirilir ve surre alayları ile Hicaz’a gönderilirdi. Fazlalıklar
                  bir sistemdir. İstanbul’un fethinden sonra şehirlerin imarına   ise Haremeyn hazinesinde toplanır, padişahın izni olmadan
                  yönelen Fatih Sultan Mehmet’in kendi vakfiyesinde yer alan   o hazineden harcama yapılamazdı. İlerleyen dönemlerde va-
                  beyitte Osmanlı şehir kültüründe vakıfların önemini “Hü-  kıf sayısının iyice artması sonucunda Haremeyn Müfettişliği
                  ner bir şehir bünyâd itmekdür Reâyâ kalbin âbâd itmekdür”   kuruldu. 1831 tarihinde Sultan II. Mahmud tarafından Hare-
                  sözleriyle ifade etmiştir. Vakıflar, bulundukları şehre, kazaya,   meyn Müfettişliği lağvedilerek Evkâf-ı Hümayun Müfettişli-
                  köye değer katarlar. 1856 yılında Belediye teşkilatının kurul-  ği kuruldu. Daha sonraki tarihlerde ise Haremeyn-i Şerîfeyn
                  masından önce Osmanlı şehirlerindeki cami, kervansaray,   Evkaf Nezâreti adı altında nâzırlığa çevrildi.  181


                  176  Hacı Mehmet Günay, “Vakıf ”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 42, İstanbul 2012, s. 479-480.
                  177  Mehmet Genç, “Klasik Dönem Osmanlı Vakıfları”, s. 14-15.
                  178  Mehmet Bayartan, “Osmanlı Şehirlerinde Vakıflar ve Vakıf Sisteminin Şehre Kattığı Değerler”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları Dergisi, X-1, 2008, s.
                  168-172.
                  179  Ahmet Gündüz, “Anadolu ve Rumeli Vilayetlerindeki Haremeyn-i Şerifeyn ve Kuds-i Şerif Vakıflarının Varidat ve Masarifatı (1650-1651)”, Rifat Özde-
                  mir’e Armağan, Ed. Rahmi Doğanay, Ahmet Çelik, Fatih Özçelik, Hiper Yayınları, I. Baskı, İstanbul 2018, s. 158.
                  180  Ş. Tufan Buzpınar, Mustafa Sabri Küçükaşcı, “Haremeyn”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 16, İstanbul 1997, s. 154.
                  181  Ş. Tufan Buzpınar, Mustafa Sabri Küçükaşcı, “Haremeyn”, 154-155.






                                                                                                 GE Ç M İ Ş T EN   G ÜNÜ M ÜZE  159
   156   157   158   159   160   161   162   163   164   165   166