Page 196 - Tarihi ve Kültürel Mirasıyla Kocaali E-Kitap
P. 196

Kocaali-Karasu Rekabeti (1884)                       Kocaali halkının da çoğu kışın Kocaali’de konaklarda yaşı-
                                                                       yor, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte hayvanlarını alarak

                  19. yüzyılda bütün Osmanlı coğrafyasında olduğu gibi Ka-  Melen ve Kuyumculu meralarına doğru yayılıyorlardı. Belli
                  rasu’da da veba salgınları sıkça cereyan etti. 1815 yılında Ka-  bir kitle ise yaz aylarında Çam Dağı yamaçlarındaki yaylalara
                  rasu’nun Kocaali Karyesi’nde İsmail Bey oğlu Ömer Ağa,   çıkıyorlardı.
                  veba illeti yüzünden vefat etti. Yine birçok kişi bu dönemde
                  vebaya yenik düştü.  Tarihler 1837’yi gösterdiğinde kazada   Veba, 1837 yılında Nefs-i Karasu’da kısa sürede etkisini gös-
                                   249
                                                                                                        253
                                                                                             252
                  veba salgını yeniden baş gösterdi. Bu dönemde veba ve di-  termeye başladı. Kalayköy  ve Gölbaşı  mevkiinde hemen
                  ğer bulaşıcı hastalıklar bütün Osmanlı ülkesini kasıp kavu-  her hanede hastalık yüzünden insanlar vefat ediyordu. Tahta
                  ruyordu. Yaklaşık 10 yıl boyunca etkili olan veba salgınları,   İskele ve Arım  mevkiinde de durum aynıydı. Küçükboğaz
                                                                                    254
                  Kocaali ve bütün Karasu Kazası’nda onlarca can aldı. Veba,   ile Karasu (Maden) Deresi’nin taşarak sahil hattındaki me-
                  bu bölgeye Karadeniz üzerinden ticaret gemileriyle gelmişti.   raları sular altında bırakması sonucu bölge adeta bataklığa
                  Sakarya Ağzı, Tahta İskelesi ve Melen’deki iskelelerden kısa   dönüşmüştü. Sivrisinekler başta olmak üzere haşereler bölge
                  sürede bölgeye yayınlan veba, en büyük tahribatı Karasu’nun   halkına hayatı yaşanmaz kılmıştı. Vebadan başka kolera, sıt-
                  kaza merkezi olan Nefs-i Karasu’da  yapmıştı.        ma gibi hastalıklar da baş gösteriyordu.  255
                                                250
                  Bu tarihlerde Nefs-i Karasu’da yaklaşık bin kişi yaşamını sür-  Pandemi,  1847  yılına  kadar  devam  etti.  Bu  süreçte  Nefs-i
                  dürürken, pandemiden itibaren ölümlerin artmasıyla nüfus   Karasu, Bolazar, Milan, Kuyumculu, Darıçayırı gibi yerleşim
                  giderek azalmıştır. Bu olayın delillerini Karasu Köyü’nde yer   merkezleri  nüfuslarının  büyük  çoğunluğunu  kaybederken
                  alan tarihi mezarlıkta açıkça görmek mümkündür. Nefs-i   halk, İncirli ve Kocaali çevresinde toplanmaya başladı.
                  Karasu’da, 33 no’lu şâhidenin sahibi Yusuf Hüseyin Ağa oğlu
                  Muhammed Bey’in mezar taşındaki  “Bir âh ile gitti dâr-ı   Kocaali ve Karasu sahillerine 1830-1840 yılları arasında Fili-
                  fenadan/Nevcivânım vefat etti vebadan/Anam babam terk   be ve Yanya’dan Gayrimüslüm göçmenler geldiler. Denizköy,
                  eyledim fenadan.” ifadeleri, 1837 yılında bölgede veba salgını   Kuyumculu, Bolazar ve Milan civarına yerleştirildiler. Çoğu
                  görüldüğünü göstermektedir. Bu zaman zarfında bölgedeki   çoban olarak gelen bu göçmenler meralardaki inek, öküz,
                  bütün dengeler yavaş yavaş değişmeye başlamıştır.  251  manda, koyun gibi hayvanlara çobanlık yaparak geçimini
                                                                       sağlıyorlardı.  Hemen ardından 1856’dan sonra Kırım’dan
                                                                                  256
                  Kocaali halkının çoğu Türkmenlerden oluşuyordu. Rum   gelen Tatarlar, Kocaali ve İncirli’ye yerleştirilmişti. Üstelik
                  ve Kıptiler azınlıktaydı. Türkmenler tarım, hayvancılık ve   Karadenizli göçmenler de bölgeye gelmeye başlamıştı. 1877-
                  denizcilik ile meşgul olurken, Rumlar daha çok ticaret ya-  1878 yılında gerçekleşen 93 Harbi’nden sonra Gürcü, Çerkes,
                  pıyorlardı. Karasu’nun merkezi olan Nefs-i Karasu halkının   Abaza, Boşnak, Bulgar ve Arnavut Müslümanları’nın da böl-
                  çoğu burayı yazlık olarak kullanıyor, kışın İncirli’deki ahşap   geye göçmesiyle birlikte Kocaali ve İncirli hızla yükselen bir
                  konaklarına dönüyorlardı.                            yerleşim merkezi konumuna geldiler.  257


                  249  Lütfi Şeyban, Oğuzhan Kır, Osmanlı Mimârî ve Mezartaşı, s. 598.
                  250  Nefs-i Karasu; hakiki, asıl, öz, gerçek Karasu anlamına gelmektedir. Bugünkü Küçük Karasu olarak tabir edilen Karasu Köyü’nün eski adı Nefs-i Ka-
                  rasu’dur.
                  251  Lütfi Şeyban, Oğuzhan Kır, Osmanlı Mimârî ve Mezartaşı, s. 545.
                  252  Kalayköy, günümüzde Karasu Köyü’ne bağlı Orta Mahalle olarak tabir edilen mekândır.
                  253  Gölbaşı, günümüzde Küçükboğaz olarak adlandırılmaktadır.
                  254  Yerli Türkmenler olan Manavlar, Karasu Köyü ve Kuyumculu sahiline “Arım” ismini vermişlerdir.
                  255  Turgut Subaşı, Oğuzhan Kır, “Karasu Âyanları ve Faaliyetleri”, Uluslararası Sakarya Sempozyumu, Ed. Mehmet Yaşar vd., Adapazarı 2018, s. 271.
                  256  Nedim İpek, “Kocaeli’de İç Göç 1830-1840”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal
                  İşler Dairesi Başkanlığı, Mayıs 2014, s. 1482.
                  257  Nedim İpek, “Kafkaslardan Anadolu’ya Göçler”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, C. 6, S. 1, Samsun 1991, s. 103-104.






          194     TARİHÎ VE K ÜLT ÜRE L MİR ASIY L A   K O CAAL İ
   191   192   193   194   195   196   197   198   199   200   201