Page 204 - Tarihi ve Kültürel Mirasıyla Kocaali E-Kitap
P. 204
Bölge halkı tarafından çok sevilen Kara Hasan Bey Tirebo-
lu’da evlendi ve burada yaşamına devam etti. Hizmetleri kar-
şılığında oğulları devlet tarafından memur yapıldı ve imam,
muallim, asker olarak devlet hizmetine girdiler. Günümüz-
de, Kocaali ve Karasu’da yaşayan Kır ve İngenç ailelerinin
atası Kara Hasan, korkusuz ve yiğit bir asker olduğu için or-
duda “Kara” lakabıyla ün kazanandı. Fakat yaşlanınca saç ve
sakalının erken ağarması yüzünden kendisine “Kır Hasan”
diye hitap edilmeye başlandı.
Kara Hasan Bey’in oğlu İbrahim Bey, İstanbul’da eğitimini
tamamladıktan sonra 1895 yılında Bolu’da bulunan 4. Or-
dunun 56. Alayının 3. Taburunun 1. Bölüğünün 5. Çadırına
tayin edildi. 1897 yılında Yunan Krallığı, Osmanlı’nın ikinci
başkenti sayılan Türk şehri Selanik’e saldırı başlattı. Bunun
üzerine Osmanlı Devleti, 120 bin kişilik orduyla Yunanis-
tan’a savaş açtı. Dömeke Meydan Savaşı’nda Yunan ordu-
su tamamen imha edildi ve Osmanlı askeri Atina’ya doğru
ilerlemeye başladı. Yunan Devleti, Avrupalı devletleri araya
sokarak barış istedi. Savaşa katılan bütün askerlere üstün ba-
şarılarından dolayı Padişah II. Abdülhamid tarafından altın
madalya ve berat verildi. İbrahim Bey, I. Dünya Savaşı’nda
pek çok cephede görev yaptı. Milli Mücadele dönemin-
de Kocaali-Karasu’da Yunan çetelerine karşı mücadele etti.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Kirazlı Camii’ne imam-hatip
▼
Kirazlı’nın İlk İmam Hatiplerinden olarak atandı. Yüksek İslâmi bilgisinden dolayı halk arasın-
Molla İbrahim Bey da Molla İbrahim adıyla anılmaya başlandı. Molla İbrahim
Bey halka okuma yazma öğretti. İyi bir eğitim alan oğulları
Teselya Savaşı’nda da çevre köylerde imam-hatiplik görevinde bulundular. Kara
Hasan oğlu İbrahim Bey’e verilen ve günümüzde Karasu Kö-
Bir Kocaalili (1897) yü’nde yaşayan oğlu Merhûm Galip İngenç’in evinde bulu-
nan Berât-ı Âlişân’ın günümüz Türkçesiyle okunuşu:
Kara Hasan oğlu İbrahim Bey, 20. yüzyılın başlarında Ko-
caali’nin önde gelen şahsiyetlerinden biriydi. Türkleri dağa Abdülhamid Han bin Abdülmecid el-Muzaffer Daima el-Ga-
kaldıran, soygun ve tecavüz yapan Avedis, Vasillios gibi Rum zi (Tuğra)
çetelerine karşı bölge halkıyla beraber mücadele vermiştir.
Saltanat-ı seniyyemizin muhafaza-i hukuk ve şân ve şev-
İbrahim Bey’in babası Kara Hasan, Osmanlı ordusunda keti içûn Yunan Devleti’yle vuku’ bulan (yapılan) muhare-
kumandan idi. Balkanlarda çeşitli devlet hizmetlerinde batta (savaşta) sınıf-ı asker-i şâhânemin biavnillâhî te’alâ
bulunan Kara Hasan, 19. yüzyılın ikinci yarısında Trabzon (Allah’ın yardımıyla) ihrâz eyledikleri (kazandıkları) mu-
Eyaleti’nin Giresun Sancağı’na tayin edildi. Burada eşkıyalık zafferiyetin (zaferin) ve meydana koydukları âsâr-ı besâlet
yapan Üçüncü oğlu Süleyman Bey adlı derebeyini ortadan (mağrur bir yiğitlik) ve şecaatin (korkuzluk, yiğitlik) ilel-e-
kaldırdı. bed tezkîri (sonsuza kadar hatırlanması) ve münferîden
202 TARİHÎ VE K ÜLT ÜRE L MİR ASIY L A K O CAAL İ